Ellerinden tabak düşüyor. Kırılıyor ve sen tekrar toz parça olmuş tabağı eski haline getirmeye çalışıyorsun. Buzdolabına bakıyorsun ve kapak zoraki açılıyor. Uzun zamandır sadece eşin açmış ya da sen hep dışarlarda şuhu bulmuşsun ya kapak açılınca şaşırıyorsun. Çünkü hiçbir şey yok. Odaya geçiyorsun, ayna olduğunu fark ediyorsun. Bir tişört ya da hırka arıyorsun. Bulduğun hırkalar sana büyük geliyor. Zayıfladığını anlıyorsun. Akabinde tişört bol oluyor fakat buna kafayı takmıyorsun. Tişörtü satın almanın üzerinden yıllar geçmiş. Dolabına bakıyorsun ki yeni hiçbir şey yok.
Bir yerlerden soğuk geliyor. Arıyorsun. Çabalıyorsun. Bir türlü bulamıyorsun. Aslında buluyorsun. Ama hangisini önce kapatmak gerek karar veremiyorsun. Salona gitsen camı kırılmış banyonun kapısı çatlamış. Balkona çıkınca duvar delinmiş bahçeyi gören kapıyı fareler kemirmiş. Ne yapacağına karar veremiyorsun. Uykun gelince uyumak için şekilden şekille giriyorsun. Sağa dönünce karnı açlıktan kokan bir eş, sola dönünce hayata umursamayan ve leş gibi içmiş bir nefes. Yukarı baksan gözün açılıyor ve Allah’tan korkuyorsun. Aşağı bakınca boynum zaten hep bükük diyerek ağrıyı hissediyorsun. Başka odaya geçince çift çift ayaklara basmamak için mücadele ediyorsun uygun yer bulamayınca çatı katına minder atıyorsun.
Orda da rahat edemiyorsun. Dakika dakika geçen kağıt toplayan çocukların sesini duyuyorsun. Olmadı çöp karıştıranları görüyorsun. Hatta bazen yaşlı çiftlerin sokaklara atılmış artıkları yediğine denk geliyorsun. Gözyaşlarını hissediyorsun. Ağıt ağıt döküldüğünü. Ama ne oldum ben böyle diyerek isyan etmeye başlıyorsun.
Sabaha kadar sövmeye başlıyorsun. Sana ağla diyenlere. Sisteme sövüyorsun. Ayrımcılığa. Fakirliğe. Çalanlara. Yardım yapmayanlara. Aç bırakanlara.
Lakin sadece 10 dakika ve yalnız başına sürüyor bu isyanın. Çünkü başkası duyarsa linç edilirim diye korkuyorsun. Ya da dışlanırım diye, belki de işsiz kalırım diye. Sonra onlar gibi oluyorsun. Sen gibi olanların arasına karışıyorsun ve her günün aynı manzaralarına karşı hissizleşiyorsun.
Yalanlar doğru geliyor, kandırmalar sıradanlaşıyor, atamalar olağan karşılanıyor, çalmalar helal oluyor, ezilmeler kültüre bakmıyor…
Bu nedenle sonuna dokunma hayatın! Çünkü hissizleştin. Başka dudaklar da senin için aynı oluyor.- MUSTAFA KEMAL EVREN ÇİĞİL-EĞİTİMCİ YAZAR
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- SANAYİ VE TİCARET FUARI AÇILDI
- SUMBAS’TA AHIR YANGINI
- DEREDE MAHSUR KALAN İNEK KURTARILDI
- KADİRLİ BELEDİYESİ GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI ŞENLİKLERİ DÜZENLENDİ
- Hasan Dede Türbesi için iyileştirme ve çevre düzenlemesi çalışmaları başladı.
- KADİRLİ TİCARET BORSASI BAŞKANI VE YÖNETIM KURULU ÜYELERİ BASINLA BİR ARAYA GELDİ
- TEKELİ KÖYÜNDE ÇIKAN YANGINDA ODUN VE BALYALAR YANDI
- Başkan Olcar, şoför ve galerici esnaflarıyla bir araya geldi
- ATAMASI YAPAN DOKTORLAR HASTA KABULÜNE BAŞLADI
- SUMBAS’DA 23 NİSAN COŞKUSU