Bizim buralara Anadolu derler, hatta dünyanın en verimli toprakları diye dünyaya zikrederler. Gözlerde hayratlar vardır. Sanat için sanatkarlık yapanlar yaşar. Envai çeşit ağaç ve dallarında gönüller asılıdır. Güneş bile bu topraklarda güzelliğini kaybeder. Şah da misafirdir Tahtlar da misafirdir kalelerde, tarihlerde. Özlemler sözlere yansır, besteler bitmez, şiirler yazılır, ömür tebessüme verilir, yön bellidir.

Kış bile buralarda her vakit güler. Evler mi? Evler İslam baharını, Türk bayrağını taşır.

Fakat buaralar evlerin güzelliğini kaybettiğini görüyorum. En kıymetli hazinenin aile olduğunu yazdığım yazılardan sonra yerin dibine girmek çok fena bir nefs.Bağırdığım,haykırdığım, çığlık attığım yazılarımda kul olmanın, haz ve nefsin, algı ve imajın, iblis ve günahın konu olduğu onca kelimenin yine insanlara yenik düştüğünü görüyorum.

İnsanlar unutma hususunda balıklarla yarışıyor. Ve birbirlerini bir program kadar dahi sevmiyor. Boyları ve irilikleri birbirine benzeyen tüm Çukurova evlerinde bunu görüyorum! Her gün aynı saat ve aynı yerlerden geçerken acaba başka bir program izleyen oluyor mu? Elindekağıt, kalem; dergi kitap gazete olan olur mu? Diye geçiyorum! Fakat gönlümün tüm konakları yıkılıyor! Göz çukurlarım kusurları yaşıyor, vicdanım gaflete dönüyor ve ehl-i aşk olan insanların tükendiğine şahit oluyorum!

Vesveseler!

Geometri okumak yerine manasız şekilde haram sevda peşinde koşan Selocan, Hüseyin ve Türkan’ın o berbat hikayesine günlerdir aynı evlerde denk geliyorum. Göle değirmen kurmak yerine; insanların değerini yerle bir eden, kusurlarını gözümüze gözümüze sokanları, Razı olandan utanmayanları, yaftalınmış kimlikleri izah ve akıldan yoksun şekilde ekranlara taşıyanları esefle kınıyorum! Bunları ekran fenomeni yapanları kınıyorum! Kendince toplumun sorunlarını çözdüklerini, insanlara çare olduklarını sananları, sanat yapıp vicdanlara oynayanları, gözyaşlarını masum kıldıklarını düşünenleri kınıyorum!

Namertsiniz! Yassınız! Günahkarsınız! Bataksınız!

Ve ben Çukurova’nın bu kadar küçüleceğini hiçbir zaman hayal etmemiştim! Unutmayın ki bu topraklar Anadolu’dur öyle ki tüm vatanın yansıyan vizyonu, misyonu ve kaderidir.

Eminim bu berbat hikayeleri izleyenler, bu tür programlara bakanlar şu cümleleri kullanan Erzurumlu Şeyma’nın hayat hikayesini bilmez.

Ne demişti Şeyma: ‘’Yürümek benim için özgürlük demekti. Daha önce hiç yürümemiş biri olarak bu uğurda her şeyi göze alabilirim.’’

Şeyma’nın hikayesi yerine Sapkın kaçakların zulümlerini izleyerek ders aldığımızı sanmak ne kadar acı bir gerçek…

Çukurova’nın üstüne figan çöküyor, biline – MUSTAFA KEMAL EVREN ÇİĞİL