Zaman ardında mı geliyor yoksa önünden mi kaçıyor bunu ne zaman anlayacaksın? Bir armağan olarak dünyaya geldiğinin belki de hiç farkına varmadan öleceksin. Keşkeler yüreğinde kilitli olarak sonsuza uğurlanacaksın. Ahiret ritüelinde belki de kendini çok geç tanıyacaksın.
Üzerine basa basa büyüdüğün dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, hiçbir gidenin geri dönmediğini, geçen ve biten şeylerin üzerine konuşulmadığını, müphem olan şeylerin olduğu gibi bırakılarak mutlu olduğunuzu sandığını düşüneceksiniz. Oysa son kırk yıldır belki de her şeye sadece dikiş atıyoruz. Ve olabildiğince ütopik hayat yaratarak sonumuza hızlıca koşuyoruz, değil mi?
Erdem’in 1. Yaş gününde pastasında tek mum olurdu. Erdem’in 25. Yaş gününde 25 mum olurdu. Pastanın üzerine sevgi dolu en güzel cümleler yazılırdı. Şimdi 1 ile 25 yaş arasında tek mum ve en fazla iki cümle yazılı. O da genellikle “Mutlu Yıllar” oluyor.
Hasan amca ile Selbi teyze ellerinde çuval ormanlık alana gider; pür, çam dalı ya da kozalak toplardı. Doğadan topladıklarıyla reçel dahi yaparlardı. Kozalak reçeli o vakitler ağzına bal çalsan ondan dahi lezzetli gelirdi. Doğa olabildiğince koynuna insanları alır beslerdi. ‘Hani diyoruz ya seni tanıyamamışım’ diye sanırım şimdi doğa da öyle diyor. Bu insanları tanıyamamışım. Tarihte bir çok Tanrısı olan Doğayı şimdi Tanrının yarattıkları mahvediyor…
Annem cebimde 1 tl ile okula yollardı. 1’i beşe bölerdim. Benim 3 arkadaşım vardı cebimi paylaştığım. Bölünen bir ardından üçe bölünürdü. O üç arkadaşımın da 5 arkadaşı vardı sonra benim üçe böldüğüm bir bir bakardım beşe bölünürdü. Okulda koşardık. Bahçede zıplardık. Sınıfta öğretim de eğitim de alırdık. Şimdi kendimi hastanede hissediyorum hani hemşire abla eliyle bir işaret yapıyordu ya ‘sus…’ Öyle sus pus olduk.
Yusuf televizyon hiç izlemezdi. Okulda öğrendiklerini tekrar eder uygulama alanı bulurdu. Boya yapardı, simit satardı. Meslek lisesine gidip elektrik okudu. Sonra inşaat alanlarında çalıştı. Gün geldi patron oldu. Hala durmuyor çalışıyor ama ne gariptir ki yaptırdığı meslek lisesine öğrenci gelmiyor. tercih etmiyor. Bu nedenle sanırım kalifiye eleman yetişmiyor. Memleketin anne babaları olamadıkları şeyleri çocuklardan istedikçe farkında değiller her şey bitiyor, tükeniyor.
Adile Naşit? Kemal Sunal? Tarık Akan? Münir Özkul? Leğen? Güğüm? Mavi lastik çizme? Siyah ve mavi önlük? Andımız? Zil? Öğretmen? Disiplin? Ders derste öğrenilir? Eti senin kemiği de senin? Çırak? Kalfa? Fırın? Akşam park gezintisi? Lunapark? Saklambaç? Doğa? Sülük? Kertiş? Ellinece? İmece usulü? Birim bir Allah? Sofra duası? Çamur? Yağmurda gezmek? Patı pat? Yedi cüceler? O köy bizim köyümüzdür? Ayrışmayan tarih? Zeki Müren? Nilüfer? Daktilo? Kitap? Mektup? Yeşil sabun? Vatan sağ olsun?
Beni hatırladın mı? Yani tüm bunları hatırladınız mı?
Oysa bu hikâye, yani bu yaşam, yani bu hayat, yani bu vatan eskimeyecek kadar yeniydi.- MUSTAFA KEMAL EVREN ÇİĞİL
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- Açık hava sınıfları açılışları yapıldı
- Kadirli Ak parti gençlik kolları başkanı Alperen Demirci oldu
- Başkan OLCAR Ankara’da
- KADİRLİ’DE AÇIL HAVA SINIFLARI BİR BİR AÇILIYOR
- İMKB İLKOKULUNDAN KADİRLİ OKUYOR PROJESİNE DESTEK
- Kaymakam Dolu karayolları bölge müdürlüğünü ziyaret etti
- Zabıtadan fırın denetimi
- Kadirli’de öğretmenler günü kutlandı
- Başkan olcar’dan öğretmenler günü mesajı
- Vefat ve teşekkür mesajı