İstanbul Tarlabaşında yıllar önce bir kadın ceseti bulunur. Cesetin sadece dili kesilmiştir. Vücut bütünlüğü öylece kalmış, şahıs zehirlenerek ölmüştür. Cesedi bulan çöpçü çocuk hemen polise haber vermiş, polis ceset üzerinde arama yapınca cesetin mavi kimlikli olduğu tespit edilmiş.
Ceset Abdullah isimli insana aittir. Kısa bir süre sonra olay yerine siyah kabanlı, iri ve gösterişli duruşlarıyla bazı siviller gelmiş, cesetin sevk ve idaresini sağlamışlardır. Ceset yaklaşık 15 gün morgta bekletilmiş. Bir süre sonra ise kimsesizler mezarlığına gömülmüştür.
Mezar taşınaysa şu yazılmıştır; TÜRK OL, KÜRT OL, LAZ OL, ROMAN OL, ARAP OL, HER NE OLURSA OL VATAN HAİNİ OLMA.
Abdullah orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Henüz küçük yaşta İslam ve din, devrim ve ideoloji, edebiyat ve kültür ve en önemlisi Türk tarihi üzerine birçok kitap okudu. Daha küçük yaşta birçok dış devlet teşkilatları onu fark edip, izlemeye başladı. Liseye geldiğinde ise casusluk teklifinde bulunuldu. Ona meslek temini yapılarak, toplumun belli bir bölgede dinamitleri ve ritüelleriyle oynama görevi verildi. Yaklaşık 18 yıl bu görevi icra etti. Casusluğu kabul ettikten sonra zaten ailesine dair her şey silindi. Hiç evlenmedi. Verilen görevi en iyi şekilde yapmak için birçok kurumdan rütbeli, kıdemli ve makam sahibi dostlar edindi.
Bazen soğukkanlı, bazen heyecanlı, bazen alanında harika, bazen kötü insan rolleriyle toplum içerisinde çabucak benimsendi. Verilen son görev; Dinine hakim, vatanını seven, devletine ve hükümetine bağlı görünerek insanların arasına karışmak ve onların zihninde algı oluşturmaktı. Algı basitti; Böylesine güzel bir karaktere sahip insana herkes inanacak ve gelecekteki olası bir kalkışmada herkes Abdullah’ı otorite, bilge, akil diye düşünerek sözlerine, talimatlarına uyacaktı. Abdullah gibi ülke topraklarına onlarca casus yerleştirmişlerdi ve misyon hep aynıydı.
Verilen emirleri tek tek yerine getirirken, bilgi ve belge arşivi yapan Abdullah bir gün aşka yenik düşer. Hilal isimli genç bir kıza aşık olur. Hilal adı üstünde vatansever biridir. Casusluğu bir süre sonra anlaşılacak olan Abdullah Hilal ile son kez buluşmak ve gerçekleri anlatmak ister. Abdullah’ın evinde buluşurlar. Abdullah tüm hayat hikayesini anlatır ve o ana dek topladığı bilgi ve belgeleri akabinde yaptıklarını tek tek sıralar. Hilal, Abdullah’a anlamlı bir şekilde bakar. Bir süre sonra sessizlik hakim olur. Hilal evden çıkar.
Üç gün boyunca Abdullah’tan haber alamayanlar eve geldiklerinde Abdullah’ın yerde cesetiyle karşılaşırlar ve elinde de dili vardır. Dilinin üzerinde ise bir not.
Notta şu yazmaktadır: Irz ve namustan mahrum olan, millet ve vatan hissi taşımazlar, böylelerinden biz sakınırız. Saklandıkları yerde buluruz. Biliniz ki vatan aşkı maya gibidir sütü bozuklarda bulunmaz. Ben gölgesini aldım. Siz ötesine bakın.
Ertesi gün Abdullah’ın ceseti tarlabaşında bulunmuştur. Abdullah tarihe ‘’Travesti Abdullah’’ diye sunulmuştur. Ve vitrindeki kimlik kadar derin kimliğin önemi de bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siz siz olun Milli ahlaktan, Milli ruhtan yoksun insanlardan uzak durun.- MUSTAFA KEMAL EVREN ÇİĞİL
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- Yks tarihleri belirlendi
- Emniyetten başarılı operasyon
- Canlı hayvan pazarı açıldı
- Sağlık personeline modül eğitimi
- DAĞCILAR ATA’YA SAYGI İÇİN ZİRVE TIRMANIŞI YAPTI
- AÇIK HAVA SINIFLARININ AÇILIŞLARI YAPILDI
- KADİRLİ’DE UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE SEMİNERİ VERİLDİ
- MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ TAPSIZ’IN 10 KASIM MESAJI
- Başkan Olcar’ın 10 Kasım Mesajı
- UYSAL KARDİYOLOJİ TECRÜBESİYLE GÖZ DOLDURUYOR