İnsan ve devletler gölgeleriyle anılır. Geçen zaman bakıldığında; yanık yağlarla doğanların, karpuz sergilerinde amelelik dahi yapamayacak olanların, ıslık çalınca köpekten önce koşanların, Forbes dergisinde Türk olmasın diye vatan topraklarını gavura satanların, çığlık çığlığa kaçarak ağzından bayat sular akanların, şaraba yaltaklanıp yatağına onursuzca başını koyanların, varlık sancısı çekip sahnelerde en önde yer alanların, cami yerine çan sesini duymak oyunlar içinde piyon olanların, insan etini kemiğiyle yiyecek kadar tiksinç varlıkların, lokması haram olduğu halde adamım diye caddelerde yol alanların, bataklıkta oynayanların isimleriyle dolu.
Bir Eylül ayında Ordu-yi Hümâyun Viyana önlerinde… Hücum emri verilse, şehir belki 24 saatte düşecek. Ancak Serdâr-ı Ekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa gereksiz yere zâyiat vermemek için, şehrin kendiliğinden teslim olmasını beklemeyi tercih ediyor. Bu arada Avrupa’nın her tarafından Viyana’yı kurtarmak için Alman ordusuna katılmak üzere çeşitli büyüklükte ordular yola çıkarılmıştır. Polonya Kralı III. Jan Sobiesky de 40 bini süvari olmak üzere yüz otuz beş bin askerle yoldadır ve Alman ordusuyla birleşmek üzeredir.
Ne var ki, ordusunun gücünden son derece emin olan ve müttefikleri âdeta küçümseyen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Tuna üzerindeki İskender köprüsünü korumakla vazifelendirdiği Kırım Hân’ı Murad Giray’ın, kendisine karşı derin bir kin beslediğinden habersizdir. Murad Giray, kendince Merzifonlu’ya ders vermek için müttefik ordusunun köprüden geçmesine seyirci kalır ve ihânetini iki ordu Kahlenberg’de korkunç bir meydan savaşına tutuştuktan sonra da devam ettirir. Aslında kıymetli bir vezir olan ve sağ kanada kumanda eden Uzun İbrahim Paşa ise, henüz bozgun başlamadığı halde sebepsiz yere geri çekilince, müttefik ordusu merkeze yüklenerek Ordu-yi Hümâyun’u ric‘ate mecbur eder.
(12 Eylül 1683) Viyana paçayı kurtarmıştır. Ordu-yi Hümâyun’un ric‘at ederken harp meydanında bırakmak zorunda kaldığı ağırlıklar, müttefikler arasında paylaşılır. Polonya Kralı Sobiesky, Fransız asıllı eşine yazdığı mektupta, Mustafa Paşa’nın otağındaki göz kamaştırıcı zevk ve inceliği büyük bir hayranlıkla anlatmıştır. Ganîmetten Sobiesky’nin payına düşenler Polonya’ya götürülür: Muhteşem çadırlar, halı ve kumaşlar, değerli taşlarla süslenmiş kılıç, kalkan, miğfer, zırh gibi savaş âletleri, kaftanlar, koşum takımları, altın ve gümüş eşya ve muhtelif yazma eserlerden meydana gelen benzersiz bir hazîne… Velhâsıl, Ordu-yi Hümâyun’un Viyana seferi ric‘atle neticelenmiş ve bu muhteşem zenginlikleri de Viyana önlerinde bırakmak zorunda kalmıştır. Vezir ihanetle uğradığı bozgunla eline kılıcı alır. Tek tek hainlerin boynuna sarılır. En son ali denen haine gelmiştir. Ali boğazına giren lokmanın haritasını çıkarır. İhanetler, ihtiraslar, hainlikler, put damarları, çamurdan cümleler, takvimi şerefsizlik olan taifeler… Vezir yeter ali der! Ve boynuyla birlikte ibet-i alem için boynunu keser.
İşte, bu kılıç ve akan kan o vakit anlamını kazandı! Bu ihanet tarihe sımsıcak yazıldı.
Bazı saatler alaturka saatlere ayarlıdır ve bazı ihanetler tarihte isimlerle yer alır. Öyle ihanetlerdir ki dünyanın belki de kaderiyle oynanır. – MUSTAFA KEMAL EVREN ÇİĞİL
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- Metruk bina toplantısı yapıldı
- Peçeli baykuş doğaya salındı
- Ispir ailesinden mevlide davet
- DİLEK LİVANELİ ÖĞRETMENLERLE TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI
- Hastanede yangın tatbikatı
- Seyir halindeki araç yangını söndürüldü
- Traktör sürücülerine reflektör dağıtıldı
- KAYMAKAM DOLU KÖYLÜNÜN SORUNLARINI TEK TEK DİNLEDİ
- Araç yangını söndürüldü
- Sıra sanayi sitesinde ..