DOĞASEVERLERİ YAĞMURDA DURDURAMADI

DOĞASEVERLERİ YAĞMURDA DURDURAMADI

Metruk bina toplantısı yapıldı

Metruk bina toplantısı yapıldı

Peçeli baykuş doğaya salındı

Peçeli baykuş doğaya salındı

Ispir ailesinden mevlide davet

Ispir ailesinden mevlide davet

DİLEK LİVANELİ ÖĞRETMENLERLE  TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI

DİLEK LİVANELİ ÖĞRETMENLERLE TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI

HUDUT MARTISI…
    • 11 Mart 2020 - 07:03:49

Gökyüzüne bakınca bulutlar berrak görünüyor. Güvercinler kanatlarını çırpıyor. Serçelerin ayakları sağlam. Ay çevresini aydınlatıyor. Martıların tüyleri tertemiz. Gök sanki kutsanmış gibi. Karanlık korkusuzca doğuyor. Dağlar hemen gök haneye komşu. Rüzgar ezgileri götürüyor. Ve Gökyüzü denizi seviyor.
Oysa zehirli otlar açmış kıyıda. Sahiller dağınık. Limanda kamalı bekleyen insanlar… Sığınaklar yapılmış hemen batan geminin yanına. İğrenti çiçekleri boy boy olmuş. Yıkılıyor kumlar. Çevresini soğutuyor karıncalar. El olmuş yağan yağmur. Sesler kimseyi büyülemiyor. Kargalar ve akbabalar sarmış etrafı. Kırlangıçlar kaybolmuş yamaçta.

Denize uygun adım ilerliyoruz…
Bizi yanıltan, kanırtan ya da ölüme ölümü yakıştırmak isteyen bir ortamda yaşıyoruz. Mesela sabahı özlüyoruz. Günün en yalın ve en masum hali diye. Sonra aklını çeliyoruz sabahın bile. En hakiki ihanetlerin var olduğu anı yaşatıyoruz. Sabahı dahi ayartıyoruz kendimize. Sonra gecelere uzanıyoruz. Korkuyoruz gecelerden, hor görüyoruz onu. Gecenin bütün itliğini aynalara resmediyoruz. Oysa hır ve gürlüğün en yoğun olduğu bu vakitte en azgın günahları örtüyoruz siyahın asaletiyle. Böylece geceyi de ayartıyoruz.

Biz insanoğlu aşk-ı salkımı, paslı zamanı, dava-ı vatanı da böyle yaşıyoruz işte. Partizanca yaşayışlar, baharda sürgüne yollanan adamlar, körlenmiş sevgilerle yaşayan insanlar, sakinliği unutan kadınlar, çaba ve gayreti tüketen erkekler, torna ve tezgahın ne olduğunu bilmeyen gençler, yağlı kasketi kafasına hiç takmamış yiğitler…
Koşarak gökyüzüne bakmayı unuttuk. Sular bizi hatırlamaz oldu. Dünyaya doğru yürümek isteyen kalmadı. Tarlalar artık esmer değil. Elimizde sanırım bir gökyüzü kaldı. O da zaten göğsümüze göğsümüze vuruyor.
Denize doğru uygun adım ilerliyoruz…
Kömür ocakları nerde? Portakal çiçekleri kokuyor mu? Safi sinirsiz geçen bir gün kaldı mı? Hangi bulanık suda yüzümüz aydınlık? Bombayı koltuk altında taşımayan var mı?
Bir yaradılış tarif edin bana. Süngüsü hudut olsun. Dili sevgi olsun. Endamı muhabbet olsun. Pazıları şarka Bilekleri garba kadar uzansın…

  • UYARI
  • Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
  • Yorumla

ANKET

Sitemi nasıl buldunuz?

Üye Girişi
  • Kullanıcı Adınız
  • Şifreniz