AK Parti Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu, geçen hafta yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunmak için TBMM’de basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Durmuşoğlu basın mensuplarıyla yapmış olduğu değerlendirmede şunları kaydetti:
“Değerli Basın Mensupları,
Ana Muhalefet Liderinin geçen hafta grup toplantısında Cumhurbaşkanlığı makamını ve Devlet yönetimini “karaktersiz” diyerek seviyesiz ifadelerle hedef almasını şiddetle kınıyorum.
Milletimizin yararına herhangi bir siyaset üretme kabiliyetine sahip olmayan Ana Muhalefet Liderinin açıklamalarını ibretle takip ediyoruz. Türkiye’nin hasımlarına ve teröre tek kelime etmeyen, bilakis hasımlarının dilini ve argümanlarını Türkçe seslendirenlerin, Ülkemizin milli siyasetini yürüten Cumhurbaşkanlığı makamını kendilerine hedef bellemiş olması utanç verici bir durumdur.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında ilkeli bir mücadeleyi sürdüren partimiz, bu mücadelede dış rakiplerimizden çok içerde muhalefet siyaseti yerine husumet siyaseti peşinde koşanlara vakit ayırmak zorunda kalıyor.
Şunu herkes anlamalı ve bilmeli, Türkiye’de Gezi Süreci, 6-8 Ekim olayları, 15 Temmuz gibi süreçler geride kalmıştır ve artık yapıcı makul dilin inşa edilmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanı’na zorba, sözde Cumhurbaşkanı diyerek bir dil inşa edemezsiniz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Cumhuriyet tarihimizin en büyük reformlarını, maruz kaldığımız sayısız saldırıya rağmen iktidarlarımız dönemine sığdırmaya karalıyız. İnşallah yeni ve sivil bir Anayasa başta olmak üzere milletimize olan vaatlerimizi gerçekleştireceğiz.
Değerli Basın Mensupları,
Türkiye’de siyasi kavgalar, çok büyük gelgitler olmakla beraber biz bu ülkede beraber yaşıyoruz. 84 milyonun ortak değerleri ortak yaklaşımı olması lazım. Siyasi parti kavgası ideolojik ayrışmalar hepsi bir yere kadar. Muhalefet demokrasinin iktidardan daha da kıymetli değeridir, muhalefet olmazsa iktidarın da kıymeti olmaz. Ama daha ötesi Türkiye’de muhalefetle ihanet arasında çok ince çizgi olduğunu anlayamayan yapılar olmasıdır. Yani iktidarın iddiaları, hükümetin yatırımlarını, politikalarını eleştirmek kıymetlidir.
Fakat muhalefet PYD’ye komşu olalım, Doğu Akdeniz’de ne işimiz var, Azerbaycan’a askerimiz niye gitti derse bunlar muhalefetten öte başka anlam ifade eder.
O yüzden, daha soğuk akılla, daha sakin bir yaklaşımla; bütün partilerin daha inşa edici, yapıcı, makul bir dili öne çıkarmasının faydalı olacağı kanaatindeyim.
Değerli Basın Mensupları,
Bazı emekli amirallerin geçmişteki kötü ve çirkin olayları hatırlatan bir yöntem ve üslupla, Kanal İstanbul ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi bahanesiyle sözde bir bildiri yayınlaması kabul edilemez. Bu yöntem ve üslubun siyasi hayatımızda neye karşılık geldiği bellidir.
Bir dönem taşıdıkları üniformayı ve sıfatları istismar eden bu kişilerin açıklaması yok hükmündendir. Bu yaptıkları hem milli iradeye hem de bir dönem taşıdıkları üniformaya saygısızlıktır. Bu, vesayet özlemiyle tutuşan bir zihniyetin canlı olduğunun da kanıtıdır.
Ancak bilinmelidir ki, darbeci zihniyetin demokrasimizi ve bağımsızlığımızı yok etmeye hiçbir şekilde gücü yetmeyecek. Aziz Türk Milleti; istiklalini, bayrağını ve vatanını canından çok sevdiğini 15 Temmuz gecesi tüm dünyaya göstermiştir. Bundan sonra da gösterecektir. Türkiye, bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasına, demokrasisine karşı olabilecek her türlü toplu bildiri hakkında yargı gereğini yapacaktır.
Ama yine görüyoruz ki, malum muhalefetten hala ses yok! Konuşan da utanmadan bildiriyi savunuyor!
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 19 yıl boyunca vesayetin her türüne, darbeciliğin her versiyonuna karşı dik durduk, mücadele verdik. Bundan sonra da demokrasinin, milli iradenin yanında olacağımızdan, sandığın namusunu koruyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
İnşallah milli iradeye ayar verilmeyen, muhtırasız, vesayetten arınarak kalkınmış Türkiye vizyonumuzu milletimizin de desteğiyle hayata geçireceğiz diyorum.”