SANAYİ VE TİCARET FUARI AÇILDI

SANAYİ VE TİCARET FUARI AÇILDI

SUMBAS’TA AHIR YANGINI

SUMBAS’TA AHIR YANGINI

DEREDE MAHSUR KALAN İNEK KURTARILDI

DEREDE MAHSUR KALAN İNEK KURTARILDI

KADİRLİ BELEDİYESİ GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI ŞENLİKLERİ DÜZENLENDİ

KADİRLİ BELEDİYESİ GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI ŞENLİKLERİ DÜZENLENDİ

Hasan Dede Türbesi için iyileştirme ve çevre düzenlemesi çalışmaları başladı.

Hasan Dede Türbesi için iyileştirme ve çevre düzenlemesi çalışmaları başladı.

    • 31 Mayıs 2021 - 07:22:05

“Allah’a hamdolsun eşim şehit oldu. Oğlum Sohaib, 14 yaşında o da şehit. Oğlum Abdurrahman’da şehit 8 yaşında. Oğlum yoğun bakımda Usame’de 5 yaşında. (Yanındakiler onunda şehit olduğunu söylüyor). Yeni öğrendim, o da şehit elhamdülillah. Her halime hamdolsun. Bir tek sağ kalan 5 aylık oğlum Ömer, ona da hamdolsun. Beni tek başıma bırakmayan Rabb’ime hamdolsun.”

Bu sözler sizlere tanıdık geliyordur. İsrail’in Gazze saldırısında çocukları şehit düşen Filistinli bir babanın duaları. Bayramlıkları ile neşe içinde gülüp oynaması gereken çocuklar, İsrail’in attığı bombalar yüzünden beyaz kefenler içinde yan yana dizildiler. Maalesef dünyanın gözleri önünde vahşi saldırılara maruz kalan Filistin halkının dramına şahitlik ediyoruz. Gazze’de, Batı Şeria’da, Kudüs’te yani bütün bir Filistin’de insanlık ölürken, dünyanın büyük çoğunluğu bu zulme ya sessiz kaldı ya da zulümden yana tavır alarak İsrail’i destekledi. Bu zulme ses çıkaran birkaç ülkeden biride Türkiye olmuştur. Tarih boyunca da bu böyle olmamış mıdır? Türk Milleti nerede bir mazlum varsa ırkına, diline, dinine bakmaksızın onların yanında yer almıştır. Biz acıda ayrımcılık yapmayız. Doğu Türkistan’da ki kardeşlerimize uygulanan zulümde bizi yaralar, Filistin’de mazlumlara yapılan zulümde bizi yaralar. Biz biliriz ki göz yaş yaşının rengi yoktur. Nerede gözü yaşlı biri varsa onun yanında yer almak şiarımızdandır.

Öyle ki bugün Ortadoğu’yu kan ve gözyaşına çeviren Siyonist Yahudiler Ortaçağ’da bugün kendilerine destek veren Batılılar tarafından engizisyon mahkemelerinde dinlerini değiştirmeye zorlanmışlar, bunu kabul etmeyince de gemilerle İspanya dışına sürgün edilmişlerdi. Hiçbir Avrupalı ülke kendilerini kabul etmemiş adeta Akdeniz’de ölüme terk etmişlerdi. Elhamra Kararnamesi ile İspanya’yı ter etmeye zorlanan Yahudilere II. Beyazıt sahip çıkmış, onları İstanbul, İzmir, Edirne gibi Osmanlı şehirlerine yerleştirmiştir. Sultan bununla ilgili bir de ferman yayınlamış gelenlere kesinlikle kötü davranılmayacağı bildirmiştir.

Binlerce yıllık Türk ve İslam tarihi iyi araştırıldığında daha buna benzer binlerce vaka ile karşılaşırız. Şehirler almış, kaleler zapt etmiş, ülkeler fethetmiş bir milletin tarihinde talan, yağma, zulüm görülmemiştir. Şehirler alındığında yayınlanan Emannameler incelendiğinde nasıl bir medeniyete mensup olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır. Öyle ki düşmanlarımız dahi bizi karalayacak bir vaka bulamadıklarından 1915 Ermeni Tehciri olaylarını bağlamından kopararak yalan yanlış bilgilerle iftira atarak karalamaya çalışmışlardır. Başka da bir şey bulamamışlardır.

Büyük İskender’den Cengiz Han’a, Roma İmparatorluğu’ndan Hitler yönetimindeki Nazi Almanya’sına kadar birçok hükümdar ve devlet bütün dünyayı fethetmek hayaline kapılmıştır. Bu hayalin peşinde koşarlarken arkalarında milyonlarca ölü bıraktılar. Bizimde millet olarak dünya üzerine hayallerimiz vardı ve o hayallerimiz hale taptaze duruyor. Bizim kızıl elmamız bütün dünyayı kapsıyor. Gözümüzün aldığı ufuk çizgisi, atımızın ayak basacağı yer kızıl elmadır. Ama diğerlerinden tek farkla ayrılırız. Bizimkisi diğerlerinin ki gibi kuru bir cihangirlik iddiası değildir. Biz arkamızda kan, gözyaşı, ölüm bırakmadık, bırakmayız. Bizim tek gayemiz i’la-yı kelimatullah’ı yaymak, adaletle insanların barış ve huzur içinde yaşamasını sağlamaktır. Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye nasihatinde bunu çok iyi görürüz. “Oğul! Bil ki bizim mesleğimiz, Allah yoludur ve maksadımız da O’nun dînini yaymak (hidâyetlere vesîle olmak)tır. Bizim dâvâmız, kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değil, «i’lâ-yı kelimetullah»tır, yani Allâh’ın dînini yüceltmektir, (kalplerin fethidir).”

Geçmişte olduğu gibi bugünde bütün dünyaya hâkim olmak isteyenler var. Amerika’nın ve küresel sermayenin kontrolünde emperyalizm dünyayı fethetmek istiyor. Adına yenidünya düzeni dedikleri güçlünün zayıflara yaşama hakkı tanımadığı acımasız bir düzen dünyayı kasıp kavuruyor. Dünya yine zulmün ve adaletsizliğin pençesinde can çekişiyor.

Her şey eninde sonunda aslına rücu edermiş ve öylede oluyor. Tarihimiz bize zulmün karşısına susmamayı, zulme karşı durmayı öğretti. Nerde bir mazlum varsa ona kol kanat germeyi atalarımızdan öğrendik. Onun içindir ki kan ve gözyaşı üzerine inşa edilen zulüm dünyasına sırtımızı dönemiyor, zulüm varken, zulme sessiz kalamıyoruz. Biz biliyoruz ki zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır.

Şimdi bize diyorlar ki bize ne başkalarından. Tarihimiz, mazimiz bize öyle demiyor. Tarihimiz bizleri bir yere götürüyor. Tarih bizi zorluyor. Zulüm karşısında tavır almaya zorluyor. Tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluktan kaçamayız. Kaçmak istesek de, görmemezlikten gelmek istesek de yapamayız. Bu öyle bir sorumluluktur ki bizleri çepeçevre kuşatmıştır. Zaten bugün emperyalist ülkelerin ülkemize yaptıkları gizli ve açık saldırıların arkasındaki sebepte bu değil midir? Kurdukları zulüm düzeni devam etsin istiyorlar. Bu düzeni bozacak herkesi yok etmek istiyorlar. Onun içindir ki bu millet onların en büyük düşmanıdır.

  • UYARI
  • Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
  • Yorumla

ANKET

Sitemi nasıl buldunuz?

Üye Girişi
  • Kullanıcı Adınız
  • Şifreniz