Son yıllarda hayatımızda psikoloji diye tanınan bir bilim dalı işgallerin en babasını yapıyor. Bu Öyle bir işgal ki, (Çözümü başka yerde ararsanız) kurtulmak ne mümkün. Hayatın her evresinde sanki borçlunuz gibi karşınızda dikilip duruyor.
Biz millet olarak kısaltmaları severiz. Çocukluğumuzda oynadığımız oyunlardan tutunda, kurduğumuz kelimelerde, yaptığımız etkinliklerde kısaltmalar önemli bir yer tutar. Bu durum acaba milletimizin pratiği ya da pratikliği sevdiğinden midir diye de düşünmeden geçemiyoruz. Bundan olsa gerek ki, hayatımızı ilgilendiren en ufak konularda bile kısaltmalara gidiyoruz. Son yıllarda yaşanan dijitalleşme bu kısaltmaların tuzu biberi oldu. Kısaltmaları ballandırdı desek yeridir. Yeni nesil insanlar uzun ve anlamlı cümleler kurmuyor, onun yerine hep emoji diye tarif edilen resim atıyor. Lakin işin espri tarafında da şunu gözden kaçırmayalım derim. Seviyorum yerine kalp emojisi atanlar, kalplerini ortalığa attıklarının farkında değil. Oysa kalp özeldir.
Bu kısaltmalar hayatın sıkıcı olduğundan yada sıkıcılaştırıldığındangelebilir mi?Veya değerlerin anlamsızlaştırılmasından olabilir mi? Veyahut bir başka şey. Burada sorular çoğaltılabilir. Lakin sıkıcılık kavramı değişmez. Sıkıcılık kavramı hayatımıza o kadar sirayet etmiş ki, bir türlü bu sirayetten kurtulamıyoruz. Ufacık tefecik çocuk sıkılıyor, ergenlik çağına giren çocuk sıkılıyor, genç kız ya da genç erkek sıkılıyor, anne sıkılıyor, baba sıkılıyor, nene ve dede sıkılıyor, komşuya soruyoruz o da sıkılıyor. Sıkılan sıkılana.
Peki neden böyle oluyor diye biraz beyin jimnastiği yaptığımızda ortaya çıkan üç acı gerçek var, bunlar sırasıyla sayacak olursak, beton, telefon bir de naylon. Beton binalarda sürülen naylon hayatlar telefonla idare edildiğinden bu tarafa bu sıkıcılık aldı başını gidiyor. Dünyanın gidişatı böyle olduğu sürece de bu hep böyle olacak.
Bazı zamanlarda, kır, bayır ya da varsa köye gittiğimizde yapılan etkinliklerde nedense insanlar hiç sıkılmadıklarını ifade ediyorlar. Nedenini sorduğumuzda, telefon aklımıza düşmedi, betonda da oynamadık, yediğimiz yiyecekler de naylon değildi.
Oysa evde dursaydık, ders çalışan çocuğun pskiolojisi bozulmasın diye tüm ev halkının psikolojisi bozulacaktı. Ya da durduğumuzda aynen böyle olmuyor mu?
Can sıkıntısının tarifi psikolojisi bozuldu, ya da bozulacak, ya da bozuldu. En iyisi canımız sıkıldığında ya da üzüldüğümüzde güzel işler yapmak, tıpkı insanlığın medarı iftiharı sevgili peygamberimizin yaptığı gibi;
Rasulullah üzüntülü anında ya da zorluklarla karşılaştığında Hz. Bilal’e doğrudan “Ezan oku” demez; “Bizi bir ferahlat Ey Bilal!” derdi. (EbûDâvûd, Edeb 78, 86) Bu cümle “Dünya işleri bizi sıktı, içimize bir su serp de omuzlarımızdaki bu yükleri atıp rahatlayalım” anlamına geliyordu.
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- KADİRLİ’DE AÇIL HAVA SINIFLARI BİR BİR AÇILIYOR
- İMKB İLKOKULUNDAN KADİRLİ OKUYOR PROJESİNE DESTEK
- Kaymakam Dolu karayolları bölge müdürlüğünü ziyaret etti
- Zabıtadan fırın denetimi
- Kadirli’de öğretmenler günü kutlandı
- Başkan olcar’dan öğretmenler günü mesajı
- Vefat ve teşekkür mesajı
- Ak parti Sumbas ilçe başkanı Tutar’dan teşekkür mesajı
- Ak parti Kadirli 8.olağan kongresi gerçekleştirildi
- Şehit öğretmenin annesine anlamlı ziyaret