Metropol Medya

EMRE KIR
OKUMAK ÜZERİNE

Hiç unutmam, ta ilkokul sıralarından zihnimize kazınmış o meşhur sorulardan birini, ’’Çok okuyan mı yoksa çok gezen mi bilir? ‘’ İnsan zaman geçtikçe anlıyor aslında ikisinin birbirinden çok farklı şeyler olduğunu.

Ama hep kendi kendime sonra derdim ki, ’’hiç öyle şey olur mu? Tabi ki gezmeden önce okuyup bilgilenmek en doğrusu.’’

Zaman hızla akıp giderken,insanlar ,iş hayatı ve teknolojinin getirdiği amansız meşguliyetlerle boğuşurken ,bir yerlerde fazladan vakit bulup,bir köşeye çekilip birkaç sayfa karıştırmak artık baya bir marifet hepimiz için.Hani üstada soruyorlar, ‘’ Ne ikram edelim,ne arzu edersiniz?. ‘’Bana ikram edebileceğiniz en güzel şey zaman olur’’

Rafları dolduran kitap cümbüşü kadar bu kitapları okuyan okur kitlesindeki çeşitlilik de oldukça dikkat çekiyor. Eğitim ve iş hayatının stresinden kurtulmak, kendine yeni bir hobi edinmek,yorgunluk ve uyku problemleriyle başa çıkmak gibi pek çok nedenden dolayı kitap okuyan dostlarımla çevrili etrafım.Bir de bitmek bilmeyen bir heyecanla yeni serileri, yeni serüvenleri bekleyen dostlarımı da unutmayayım.Öyle ki aldıkları kitaplar artık raflara sığmıyor,kanepelerin altı,çantaların içi,Televizyon ünitelerin her iki yanı,her bir boşluktan kitaplar fışkırıyor.

Yanlış hatırlamıyorsan,’’Tsundoku’’ diyorlar Japonlar bu rahatsızlığa… Yani Türkçe tercümesi,insanların okuyabileceğinden kat be kat kitap satın alıp bir köşede biriktirme rahatsızlığı.Emin ol yakın çevrenizde bu insanların sayısı çok fazla artık.

Lakin, her ne sebeple olursa olsun, insanın kendi düşünceleriyle meşgul olduktan sonra eline birkaç sayfa bir şeyler alıp okuması, kendini rahatlatması, muazzam bir iş.

Dünyada ülke bazında kitap okuyan bireyler araştırmasında Afrika ülkeleri ile aynı sıralarda olmamız, herhalde geleceğimiz olan çocuklar için de bu işi rol-model olarak icra etmemiz gerektiğini söylüyor, ama tabi ki rol yaparak değil, gerçekten okuyarak. Çünkü okuma kültürümüzün çok az oluşunun temelindeki en büyük etmenlerden biridir bu etrafınızda okuyan birilerini göremeyişimiz. Ekran bağımlısı çocuklar yerine, evlerde kitap okuma saatleri oluşturarak onlarında bizleri kitap okurken görmelerini sağlamak eminim yukarıdaki olumsuz tabloyu düzeltecektir.

‘’Beden için spor neyse zihin için de odur‘’ demiş Richard Steele. Bedenimiz kadar zihnimize de sahip çıkalım.