Bugün hiç kasvetli konulara girmeyeceğim. Ne siyaset, ne ekonomi ne de diğer can sıkıcı meseleler… Bu sabah hiç içinizi karartmak niyetinde değilim. Dışarıda mis gibi bir Mayıs sabahı… Hava günlük güneşlik. Baharın coşkusunu arkasına alan kuşlar dans edip şakalaşırken, diğer taraftan da yuvadaki yeni doğan yavrularına yiyecek bulma telaşındalar. Ağaçları hiç sormayın…
Çiçeklerini göstermek için birbirleriyle kıyasıya bir yarışın içine girmişler, kimisi de meyvelerini göstermeye başlamış övüne övüne. Bu mevsimde insanlarda da ayrı bir enerji ayrı bir hareketlilik. Caddenin bir ucundan diğer ucuna ellerinde çantalarla koşturan çocuklar, işe yetişmeye çalışan anne babalar. Allah’ım, nasıl bir koşturmaca, nasıl bir telaş…
Kimine göre çok uzun, kimine göre kelebek misali çok kısa olan insan ömrü bu meşguliyetin, bu koşturmacanın bu telaşın içinde sağa sola savrulan insan bedenlerinde kum saati misali akıp gidiyor. Siyasi rantlar, kavgalar, ekonomik krizler, geçim sıkıntısı, işsizlik ve daha sayamadığımız pek çok sorun zaten kısa, meşgul ve yoğun olan hayatımızı çekilmez hale getirmiş. Bunlardan uzaklaşmak, kaçmak isteyen bedenlerin çoğu zaman sığındığı tek liman ise akıllı cep telefonu ve sosyal medya uygulamaları. Bedenler robotlaşmış, zihinler, kafalar hep yarınların, sonraki haftaların kaygılarıyla dolu.
Oysa yapamadığımız ne çok şey var düşününce. Mesela en son ne zaman sessiz, sakin bir ormanda kendinizle konuşarak yürüyüş yaptınız? Bir otobüse atlayıp bilmediğiniz bir şehri ne zaman gezdiniz, notlar tuttunuz? En son ne zaman bir ağacın gölgesinde oturup bir kitap aldınız elinize? Çocukken mi?
Dertler, sorunlar biriktiğinde arabaya atlayıp soluğu deniz kenarında alabildiniz mi? İçinizi dalgalara, deryaya dökebildiniz mi?
Ne zaman sosyal medyanın sanallığından, yapaylığından dışarı fırlayıp gerçek bir dostla kahve içtiniz, hasbihal ettiniz?
Hayatın meşguliyetinden, boğazımıza kadar girdiğimiz yoğunluğundan vücutlarımız ve zihnimiz aynen bir akıllı telefon misali “yer kalmadı, yer açın’’ uyarısı veriyor. Gorbachov’un meşhur bir sözü vardır; ’’Hayat geç kalanları hiç affetmez!’’
Hayat ne 30’unda ne de 40’ında başlar. Hayat farkında olduğun anda başlar.
Sakın siz yaşamaya geç kalmayın… Sevgilerimle…
EMRE KIR
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- Metruk bina toplantısı yapıldı
- Peçeli baykuş doğaya salındı
- Ispir ailesinden mevlide davet
- DİLEK LİVANELİ ÖĞRETMENLERLE TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI
- Hastanede yangın tatbikatı
- Seyir halindeki araç yangını söndürüldü
- Traktör sürücülerine reflektör dağıtıldı
- KAYMAKAM DOLU KÖYLÜNÜN SORUNLARINI TEK TEK DİNLEDİ
- Araç yangını söndürüldü
- Sıra sanayi sitesinde ..