Cuma günü Sabah namazı sonrası Ak Sakallıdan dinlediklerim beni çok etkilemişti. Gün boyu hep bu söylenenleri düşündüm durdum. Akşama yakın Kadim dostum Mustafa Hoca’yı arayarak, dostum; Bu akşam seninle sohbet etmek istiyorum, birlikte hem çay içelim hem de sohbet ederiz dedim.
-Tabii Kadirciğim neden olmasın dedi. Eğer tabiri yerindeyse Akşamı iple çekiyordum. Hem Çay hem sohbet çok harika olacaktı. Hem dertleşecek hem çay içecektik. Biliyordum ki, dostla içilen bir bardak çay, tek başına içilen bin bardak çaydan daha iyidir.
Akşam namazını müteakip Sevgi Derneğini gelerek yerli ve milli çay markalarından birisinden tedarik ettiğimiz çay dan güzel bir çay demledim. Artık kadim dostumu bekliyordum. Derken zil çaldı, geleni beklediğim için hiç sormadan kapıyı açtım. Kısa bir selamlaşma ve Hâl hatır sormadan sonra karşılıklı muhabbete başladık. Dostum dedim, bir konuda fikrinizi alabilir miyim? Tabi dedi güzel insan.
-Hocam, (bizde edeptendir öğretmene hoca denir, yani bilen eğiten, öğreten hoca manasında), Benim kafama takılan bir işgal mevzusu var. Konu şu, günümüz dünyasında, çekirdek aile diye bir kavram var. Yani anne baba ve bir çocuktan oluşan aile. Yalnız burada benim dikkatimi çeken bir husus var. Bu ailenin bir çocuğu ailenin hayatını tamamen işgal ediyor. Günümüz aileleri bu bir çocuk adına her günlerini sanki bir işgal altında geçiriyorlarmış gibi geliyor? Ne dersiniz dedim.
Mustafa Hocam, şöyle bir geri yaslandı, tam ham bir konuşma halini alarak, bak güzel insan;
Annelik bir işgal makamı değil iştigal makamıdır. Ve bu iştigalde biz hiç işgal görmeyiz,
Üzerine titremekle, her istediğini yerine getirmek ayrı şeylerdir. Üzerine titremekte bir işgal görmeyiz Burada anne çocuk ya da çocukları için fedakârlık yapar, bu fedakârlıkta sınırlama ayrılırsa işgal olmaz fakat çocuğun her isteğinin yerine getirilmesi bir işgaldir, Bu işgalde çocuk anneyi işgal etmiştir. Onun zaaflarından faydalanarak istediğini yaptırır. Bunun Türkçesi apaçık bir işgaldir.
Şimdi sana şöyle bir misâl vereyim. Bizim zamanımızda aile içi işgal diye bir durum yoktu. Şöyle ki, aileler çok çocuklu bir kurumdu. Hem de ne kurum. Anneler vardı, dokuz çocuğu bir beşikte büyüten anneler, dokuz çocuğun koruyucusu, gözeticisi, şevkât ve merhamet timsâli Anneler. Bu anneler ki; sayısı, üç, beş, dokuz, hatta on çocuğunun; aşçısı, terzisi, doktoru, güvenlik amiri, planlama uzmanı, iletişimcisi, aklına gelen ve çocuklarının her şeyi olan annelerdi.
Bu anneler sahi bunca işe nasıl yetişiyordu. Pehlivan desen, değildi. Modacı desen, hiç değildi. Tıp ta okumamış ki doktor olsundu. Şimdi öldürücü bombalar insanları korkutmazken,
-Baban geliyor, baban dediği anda ortalık süt liman olurdu.
Konuyu çoğaltırız dedi Mustafa Hocam, fakat günümüzde hiç öyle değil,
Yeni bir moda giysi mi çıkmış, hemen git bilmem ne mağazasından al veya internetten al. Oysa dokuz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğunun giydiği en yeni elbise, abisinin ya da ablasının elbisesiydi.
Evet, Kadirciğim haklısın hayatımızda bir işgal mevcut. Son söz olarak şunu da belirteyim ki;
Devir, işgal altında azizim.
- UYARI
- Sistem 2 Farklı Yöntemle IP Numaranızı Kayıt Altına Almaktadır. Yasal Durumlarda Bu Kayıtlar Yetkili Mercilere Tarafımızdan Verilecektir. Lütfen Yorumlarınızı Buna Dikkat Ederek Yazınız.
- Metruk bina toplantısı yapıldı
- Peçeli baykuş doğaya salındı
- Ispir ailesinden mevlide davet
- DİLEK LİVANELİ ÖĞRETMENLERLE TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI
- Hastanede yangın tatbikatı
- Seyir halindeki araç yangını söndürüldü
- Traktör sürücülerine reflektör dağıtıldı
- KAYMAKAM DOLU KÖYLÜNÜN SORUNLARINI TEK TEK DİNLEDİ
- Araç yangını söndürüldü
- Sıra sanayi sitesinde ..