PERDE DE AYNI ARKASINDAKİLER DE… – EMRE KIR

Sinsidir, alçaktır kendisi. Bitti dersiniz, azaldı dersiniz, kayboldu dersiniz ama yine bir yerlerden çıkar, hem de en acımasız şekliyle, en çok zafiyet gösterdiğiniz anlarda. Çoluk çocuk, kadın yaşlı göz ardı etmeksizin tüm insanlığı hedef alan bu terör belası maalesef yine 6 canımızı aldı. Ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim.

Daha önce de yazılarımda kaleme almıştım, bu kadar farklı etnik ve kültürel yapıdan sığınmacının kabul gördüğü bir coğrafyada risk ve arbede potansiyeli her zaman yüksektir şeklinde. Giriş kısmında da yazdığım üzere her şeyin bittiğini yahut azaldığını sanırsınız, fakat aslında vaktiyle uyutulmuş, zamanında uyandırılmaya programlanmış pek çok uyuyan hücrelerin varlığı ve bu hücreleri uzaktan yöneten dış unsurların potansiyeli hep vardı, var olmaya da devam edecek. Evvelden beri çok kültürlü, medeniyet geçmişi yüksek fakat diğer taraftan hep tehditlere maruz kalmış, küresel aktörlerin ağzının suyunun aktığı, ideallerine ulaşmak için ağa baba devletlerin kurdukları illegal yapılanmaların vekalet savaşına sahne olmuş bir coğrafyadayız.

Etrafınızı saran, iç güvenliğinizi sürekli tehdit eden böylesine bir terör cenderesinde şüphesiz silah endüstrisinin en alçak, en acımasız en hibrit silahları kullanılıyor… Sözde müttefik dediğimiz, şirin ve dokunaklı taziye mesajları gönderen bazı devletçikler kendilerince bir şeylerin kendi lehlerinde devam etmesini istiyor. Amaçları elbette sizi çok zayıf göstererek geçmişteki gibi istediği politikayı dayatmak. Çünkü alışmışlar yıllardır kendilerinin yahut atalarına ait olmayan Uzak Doğu coğrafyasında at koşturmaya, kaynaklarını sömürmeye, demokrasi vaadiyle iç savaşlar çıkartarak halkı birbirine kırdırıp göçe zorlamaya… Gerek Dışişleri Bakanlığı’nın malum devletin taziye dileklerini reddetmesi, gerekse gelen istihbaratlar doğrultusunda Kandil’de yapılan kutlamalar, bu işin perde arkasında kimlerin olduğunu açık seçik gösteriyor.
Yani, perde de aynı arkasındakiler de…

Bu şeytan cenderesiyle başa çıkabilmeniz için her alanda küresel güç teşkil etmeniz şart. Askeri ve siyasi alanda güçlü olduğunuz kadar, bu tür operatif olayları önleme ve engelleme, taşeron olarak kullanılan alt birimlerin perde arkasındaki küresel kirli ellerin varlığını ortaya çıkarma gücünüzün de varlığı çok önemli. Bu sebeptendir ki eylemin hemen akabinde saldırgan ve yataklık edenlerin çok geçmeden yakalanması ve sorguya alınması da oldukça başarılı.
Öte yandan önce yayın yasağı, ardından da bant daraltma kısıtlamalarıyla sosyal medya ve haberleşmede kısmi kısıtlamaya gidilmesini pek doğru bulmadım. Böyle bir durumda dezenformasyon dediğimiz yanlış bilginin kulaktan kulağa dolaşımı daha da hızlanıyor, halk içinde ‘acaba, galiba, demek ki…’ ile başlayan bir bilgi kirliliği türüyor. Elbette kana susamış, bu manzaralardan haz alan hayasızlara, halkı provoke etmeye çalışanlara imkan vermeyeceksiniz, fakat bilgi akışını direkt kesmek köklü bir çözüm olmamalı. Bu bir nevi haber alma ve yayma özgürlüğünü de kısıtlamış oluyor.